-
1 fal\ açmak
гада́ть -
2 fal açmak
to tell fortunes -
3 fal
fal Orakel n; Wahrsagung f;fal açmak wahrsagen;iskambil falı açmak Karten legen;kahve falına bakmak aus dem Kaffeesatz wahrsagen;fal taşı etwa Zauberspiegel m -
4 fal
гада́ниеfal açmak / bakmak — гада́ть (на картах и т. п.)
-
5 fal
1. one´s fortune. 2. fortune-telling: çay falı reading fortunes in tea leaves. - açmak/bakmak to tell fortunes. -ına bakmak /ın/ to tell (someone´s) fortune. - taşı gibi açılmak (for someone´s eyes) to open wide, become like saucers. -
6 فال کردن
fal açmak -
7 гадать
fala bakmak; tahmin yürütmek,varsayımda bulunmak* * *1) fala bakmak, fal açmakгада́ть по руке́ — el falına / ele bakmak; avucundan okumak
гада́ть на рома́шке — papatya falına bakmak
у кого́ ты гада́ла? — kime fal baktırdın?
2) ( строить предположения) tahminler yürütmek -
8 tefe’ül
arapça تفأل 1.fal açma. 2.hayra yorma, uğur sayma. tefe’ül etmek 1.fal açmak. 2.hayra yormak, uğur saymak. -
9 legen
legen ['le:gən]I vt1) ( allgemein) yatırmak; (hin\legen) koymak;das Buch auf den Tisch \legen kitabı masayı koymak;das Kind ins Bett \legen çocuğu yatağa yatırmak;er legte ihm den Arm um die Schultern kolunu omzuna koydu;er legte die Stirn in Falten alnını kırıştırdı;etw aus der Hand \legen bir şeyi elinden bırakmak3) Feuer \legen kundak koymak;Karten \legen fal açmak;Eier \legen yumurtlamakII vrsich \legen1) (sich hin\legen) yatmak, uzanmak;sich schlafen \legen yatağa yatmak;sich in die Sonne \legen güneşe uzanmak;sich ins Bett \legen yatağa yatmak;sich auf den Bauch/auf den Rücken \legen yüzükoyun/sırtüstü yatmak2) ( Lärm) kesilmek; ( Kälte) sona ermek; ( Zorn, Begeisterung) yatışmak; ( Sturm) yatışmak, mayna etmek, hızını almak; ( Wind, Schnee, Regen) dinmekNebel legt sich auf/über die Stadt kentin üstüne sis çöktü -
10 ახელა
f.gözleri fal taşı gibi açılmak, gözlerini açmak
См. также в других словарях:
fal açmak (veya bakmak) — bakla, su, iskambil vb.ne bakarak gelecekte olacak şeyleri anlamaya çalışmak Tutun birer niyet de açayım size birer maydanozlu fal! O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözlerini fal taşı gibi açmak — şaşkınlıkla, hayretle bakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fala bakmak — fal açmak Para ile fala baktığı hâlde geçim sıkıntısından kurtulamıyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEFE'ÜL — Fal açmak. * Bazı hâdiseleri, tevafukları uğurlu saymak. Meselâ: Bir kitabı rast gele açarak ilk tevafuk eden yeri okuyup ona dikkat ederek onu uğurlu ve esas bir ders sayma gibi. * Olacak şeyi tahmin etmek. (Zıddı: Teşe üm)(Kur an ile tefe üle… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tefeül etmek — fala bakmak, fal açmak Kış geceleri divanlardan tefeül ederdik. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
tefe'ül etmek — 1. fal açmak. 2. hayra yormak, uğur saymak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük